İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Fehime Sultan ve Hatice Sultan Yalıları hakkındaki iddialarının gerçeği yansıtmadığı bildirildi.
Türk Hava Yolları (THY) Basın Müşavirliği, Ekrem İmamoğlu’nun, 2009 yılından beri İBB ile yapılan sözleşme çerçevesinde THY, DO&CO İkram Hizmetleri A.Ş’nin kiracısı olduğu Hatice ve Fehime Sultan yalıları ile ilgili “Halkın malı olan yalılar, kim oldukları, ne oldukları, hangi aile mensubu oldukları belli olmayan kişilere peşkeş çekiliyor.” iddiasına ilişkin açıklama yaptı.
THY, DO&CO İkram Hizmetleri A.Ş’nin yalıların 2009 yılından bu yana kiracısı olduğu belirtilen açıklamada, “Şirketimizin iki ana ortağı: bayrak taşıyıcı havayolu şirketimiz THY (%50) ve DOCO İstanbul Catering Restaurant Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş’dir (%49,997). Dünyanın en geniş uçuş ağına sahip olan havayolu şirketimiz THY başta olmak üzere havayolu firmalarına ikram hizmetleri sunmaktadır.” ifadelerine yer verildi.
Ekrem İmamoğlu’nun, “3 yıl içinde restore edilecekti, 13 yıldır bitirilemedi.” iddiasına da cevap verilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“2009 yılındaki kira sözleşmesine göre, yanmış ve yer yer yıkılmış vaziyetteki tarihi yalıların restorasyonunun 3 yıl içinde bitirilmesi ve işletmeye açılması gerektiği doğrudur. Ancak, otel olarak turizme kazandırılacak tarihi yalıların ihtiyacını karşılayacak otopark kapasitesi bulunmadığı için yalıların altına, deniz seviyesinin de altında ve İstanbul Boğazı’nın hemen yanında bir yer altı otoparkı yapılması İBB tarafından talep edilmiş, böylesine zor ve maliyetli bir iş, mülk sahibi kamu otoritesi tarafından şirketimize yüklenmiş, 25 yıllık kira süresinin 31 yıla çıkartılması karşılığında şirketimiz bu büyük yükün de altına girmiştir. Dolayısıyla, 3 yıl içinde hizmete açma yükümlülüğü ortadan kalkmıştır.”
Boğazın iki incisi ve kültür mirasının eşsiz iki örneği olan yalıların, bu niteliklerine uygun şekilde yangın ve yıkıntılardan sonra elde kalan unsurları, uluslararası en iyi uygulama standartlarında korunarak ve aslına uygun şekilde rekonstrüksiyon çalışmaları yapılarak ilk günden beri ihya çalışmalarına devam edildiği belirtilen açıklamada, ihya ve inşa çalışmalarının beklenenden uzun sürmesinin nedenlerinin şunlar olduğu belirtildi:
“Her şeyden önce, projede bulunmayan ve altından ancak kamunun kalkabileceği bir yatırım maliyeti olan deniz seviyesinin 5 kat altında bir yer altı otoparkı yapılması İBB tarafından istenmiş, bu yatırım şirketimize yüklenmiş, kültürel mirası ihya etmek ve Boğaz’a bir değer katmak anlayışıyla şirketimiz bu yükün altına girmiştir. Bulunan tarihi eser ve temel kalıntıları, Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na bildirilmiş, kurumun karar ve talimatları beklenmiş, projede bulunmayan seyis evi, hamam gibi müştemilat yapıları da ihya edilerek asıllarına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir.
Şirketimizin hizmet verdiği havacılık sektörünü doğrudan etkileyen bir takım müessif ve menfur hadiseler (Sultanahmet saldırısı, İstiklal caddesi saldırısı, Ankara’daki saldırılar, Beşiktaş stadyum saldırısı, Paris ve Brüksel saldırıları, Atatürk Havalimanı saldırısı ve en son hain darbe girişimi) zaman zaman ihya ve inşa çalışmalarını da yavaşlatmış, son olarak sokağa çıkma yasaklarının dahi uygulandığı Kovid-19 salgını tüm faaliyetin uzunca bir süre mecburen durmasına sebep olmuştur. Tüm bunlara rağmen, kira bedelleri mülk sahibi İBB’ye aksatılmadan ve düzenli olarak ödenmiş, her hangi bir ihtilaf çıkmamıştır.”
– “13 yılda 130 milyon ABD dolarına yakın yatırım yapıldı”
Yalılarda, şirkete gelir getirici bir faaliyet başlamamış olmasına rağmen, kira sözleşmesinde öngörülen kira bedellerinin (aylık 3,6 milyon TL), öngörülen artışlar düzenli olarak yapılarak hiçbir aksamaya yer verilmeden 13 yıldır ödenmeye devam edildiği aktarılan açıklamada, “Kamu zararı ile ne kastedildiğini anlamak mümkün değildir. Kira bedellerinin yanı sıra, kamuya ait tarihi eserlerin ihyası ve deniz seviyesinin altına otopark inşası için şirketimizce 13 yılda 130 milyon ABD dolarına yakın bir yatırım yapılmıştır. Aslında kamusal bir kazanım olan bu yatırımdan kamu zararı diye bahsetmek hayret vericidir.” ifadelerine yer verildi.
THY ile İBB arasındaki “Sözleşme mahkeme kararıyla feshedilmiştir.” iddiasına ilişkin “Sözleşme mahkeme kararıyla feshedilmemiştir. Aksine ortada şirketimiz aleyhine açılan bir fesih ve tahliye davası bile yoktur. Yalılar mevzuat gereği İl Genel Meclisi kararı ile şirketimize verilmiş ve yine İl Genel Meclisi kararı ile otopark yatırımı karşılığında kira süresi uzatılmışken şimdi İstanbul Belediye Meclisinin herhangi bir fesih kararı olmadan, Sayın İBB Başkanı talimatı ile şirketimiz yalılardan hukuksuz ve usulsüz bir şekilde tahliye edilmek istenmektedir.” denildi.
Açıklamada, “İBB yetkilileri ve zabıtasının, ortada kira sözleşmesinin feshi yönünde bir belediye meclisi kararı ve yalıların tahliyesi yönünde herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın, İmamoğlu’nun talimatıyla hukuksuz ve usulsüz şekilde şantiye basma girişimlerinde bulunmuş, ayrıca suç teşkil eden bu tür girişimlerin önlenmesi için şirket tarafından mahkemelerden alınan ihtiyati tedbir kararları doğrultusunda yetkili kamu kurumlarına müracaat edildiği, yetkili kamu kurumlarının da bu tür fiili müdahale ve mütecaviz eylemlere müsaade edilmemesi için gerekli tedbirleri almıştır. Kamu kurumlarının karşı karşıya gelmesi değil, Sayın İBB Başkanı’nın kanuna ve kamu düzenine karşı gelmesi söz konusudur.” görüşüne yer verildi.
İmamoğlu’nun “9 aydır sabrediyoruz, uzlaşma için çözüm arıyoruz.” sözlerine ilişkin, “İBB’nin 9 aydır sabretmesinden değil, şirketimizin 13 yıllık emeği ve 130 milyon ABD dolarına yakın kamu yararı taşıyan yatırımını 9 aydır gasbedememiş olmasından söz edilebilir. Zira, İBB tarafından hiçbir zaman bir uzlaşma girişimi olmamış, şantiyemizin elektriği, suyu kesilmiş, koruma levhaları ve ofis kısımları yıkılmış, şantiye alanı defalarca zorbalıkla basılmaya çalışılmıştır. Bu girişimler üzerine şirketimiz tarafından İBB’ye bir yazı yazılarak görüşme ve toplantı talep edilmiş, ancak İBB tarafından şirketimize cevap dahi verilmemiştir.”
Söz konusu iddialara yanıt verilen açıklamanın sonunda THY’nin de İBB yönetiminden cevap beklediği sorular olduğu belirtilerek şunlar kaydedildi:
“3 sorunun cevabını da şirketimiz kamuoyu önünde Sayın İBB Başkanı’ndan beklemektedir;
Sayın İBB Başkanı açıklamasında yalılarla ilgili bir değerleme yaptırdıklarını ve 7 milyar TL değerleme sonucu aldıklarını ifade etmiştir. İBB, 2040 yılına kadar kiracısı olan yalılar için bu değerleme çalışmasını hangi amaçla yaptırmıştır? Hangi yabancı yatırımcılarla görüşmüştür?
İBB, yalıları satmak için mevzuat gereği ilgili bakanlıktan izin almak zorundadır. İBB, yalıları satmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığna ya da Kültür ve Turizm Bakanlığına bir müracaatta bulunmuş mudur?
Yarısı devlete ve yarısı borsa yatırımcısı halka ait olan THY’nin bir iştiraki olan şirketimiz 13 yıl emek vermiş ve 130 milyon ABD dolarına yakın maliyetine katlanmış ve nihayet 2023 yılında gelir getirici faaliyetlerine başlayacakken bu emek ve yatırıma el koyup yabancı şirketlere tahsis etmek 17 milyon İstanbullunun hakkını korumak mıdır?”