Hürriyet yazarı Yalçın Bayer dün yayınladığı köşe yazısında THY’nin Frankfurt – İstanbul uçuşu ile ilgili görüşünü kaleme aldı.
Yapılan Görüş şu şekilde;
Dünyayı sarsan COVID-19 salgınının en çok etkilediği sektörlerden biri havacılık sektörü oldu. Ülkeler sınırlarını kapattı. İnsanlar evlerine kapandı. Hemen her şey dibe vurdu. Havayolları da uçaklarını pistlere park etti. Salgından THY de etkilendi, diğer ülkelerin havayolları da. Uluslararası havacılık teşkilatı IATA’ya göre, havayollarının 2020 zararı 84.3 milyar doları aşacak.
THY’de 127 ülkeye uçuşlarını salgın nedeniyle 28 Mart’ta durdurmuştu. 4 Haziran’da iç hat uçuşlarını başlatan THY, 18 Haziran’da da Almanya, İsviçre, Avusturya, Hollanda ve Danimarka dahil toplam 16 kente uçuşları başlatmıştı. Geçen pazar akşamı bir dostumuz acil bir iş için Frankfurt’tan İstanbul’a geldi. Uçuş önce telefonla konuştuğumuz dostumuz biraz endişeliydi.
Gelince intibalarını sorduk. “Teşekkürler THY” diye başladı söze. “Her şey mükemmel geçti” dedi. Frankfurt Havaalanı terk edilmiş bir görüntüye sahipmiş. Ama yakın saatlerde THY’nin İstanbul ile Sabiha Gökçen ile Ankara’ya üç seferi varmış. “Türkler sayesinde alan canlıydı” diyor ve ekliyor: “Uçaklar da dolu veya doluya yakındı.” Sürekli anons ve uyarılara ilaveten herkes maske ve mesafe kuralına uymuş. Uçağa biniş ve inişlerde arkadan başlayarak sırayla uçağa alıp indirmişler. “Herkes de riayet etti” diyor dostumuz. Uçakta da kapalı bir kese kâğıdında sandviç, su ve meyve suyu vermişler.
İstanbul Havalimanı’nda da sürekli anons ve uyarılarla herkesin maske ve mesafe kuralına uyması hatırlatılmış. “Hele pasaport kontrolü sıraları önündeki genç bir görevlinin yüksek ama tatlı bir dille yaptığı uyarılar takdire şayandı. Kurallara uymama eğiliminde olanları bile hizaya getirdi” dedi dostumuz. Lufthansa’nın iflasın eşiğinden kıl payı döndüğü bir ortamda THY’nin krizden çıkmak için gösterdiği çaba umarız meyvelerini verecektir.