İnsanlığın Ay’a ilk ayak basışından bu yana 50 yıldan fazla zaman geçti. SpaceX, Blue Origin ve Virgin Galactic gibi özel havacılık şirketleri, insanların gezegenler arası bir canlı türü haline gelme olasılığının kapısını aralamak üzere. Ancak uygun maliyetli oksijen üretimi için bir çözüm bulunamazsa, bu hayallerin hiçbiri gerçekleşemeyebilir.
Oksijen, olası Mars seyahatlerinde sadece uzay kolonilerinde yaşayanların nefes alması için değil, roketlerin yanma süreçlerini sağlamak için de hayati önem taşıyacak. Günümüzde bir roketin yükünün yüzde 70’i, uzay aracını fırlatmak için gerekli olan oksijenden oluşuyor.
Project Helios’un kurucu ortağı Jonathan Geifman, geliştirdikleri ay toprağından oksijen üreten sistemle Mars yolculuğunun en büyük bilinmezlerinden birini çözdüklerini söylüyor. Project Helios’un elektrokimyasal reaktör teknolojisi, ay toprağından oksijen yaratırken atık olarak da metal ve silikon üretiyor.
Blue Origin’in kurucusu Jeff Bezos, “Mars’a gitmek için ihtiyacınız olan erzak, yakıt ve malzemeleri yörüngeden çıkarabilmek için Ay’da bir üs kurmak zorundasınız” derken aslında oksijeni Dünya’dan taşımanın gereksizliğini de vurguluyor.
Geifman, süreçlerini “Erimiş oksit elektrolizi adı verilen bir işlem kullanıyoruz.” şeklinde anlatıyor: “Suyu elektrolize ederek hidrojeni oksijenden ayıran işlemi toprak üzerinde gerçekleştiriyoruz. Ay yüzeyinden oksijen ürettiğimizde, aldığımız yan ürün demir ve silikon. Aynı işlemi gezegenimizde demir üretmek için de kullanabiliriz. Yan ürün olarak karbondioksit yerine oksijen üretmiş oluruz.” SpaceX roketleri ile bir kilogram yükü uzaya taşımanın maliyetinin yaklaşık 2000 dolar olduğunu düşünürsek, oksijen sorununun çözülmesi Mars hayalinde büyük bir adım atılması anlamına geliyor.
KAYNAK: EURONEWS
