Almanya, Türkiye’nin 5,6 milyar dolarlık Eurofighter savaş uçağı talebini, jeopolitik gelişmelerin ışığında yeniden gözden geçiriyor. Rusya’nın tehditleri ve Orta Doğu’daki gerilimler, Berlin’in bu konuda daha esnek bir tutum sergilemesine neden oldu.
Almanya, Türkiye’nin uzun süredir devam eden Eurofighter savaş uçakları talebini yeniden değerlendirme kararı aldı. Middle East Eye’a konuşan bir kaynağa göre, Berlin yönetimi başlangıçta bu satışa mesafeli duruyordu, ancak son dönemde bölgedeki jeopolitik gelişmeler, kararın tekrar gözden geçirilmesine neden oldu.
Türkiye, 2023 yılından bu yana yaklaşık 5,6 milyar dolar değerinde 20 adet Eurofighter savaş uçağını satın almak için Almanya ve Eurofighter’ın diğer paydaş ülkeleriyle müzakereler yürütüyor. Ancak Almanya’daki koalisyon hükümetinin bazı bileşenleri, özellikle Yeşiller Partisi, bu satışa karşı çıkmış ve süreç duraksamıştı. Buna rağmen, İngiltere, İtalya ve İspanya gibi diğer Eurofighter konsorsiyumu üyeleri Türkiye’nin talebine olumlu yaklaşmıştı.
Konuya yakın bir kaynak, Almanya’nın bu satışa yönelik tutumundaki değişimin, Orta Doğu’daki gerilimler ve Rusya’nın Avrupa’ya yönelik tehditlerinin artmasıyla ilişkili olduğunu belirtti. Kaynak, “Türkiye’nin savaş uçağı talebini yeniden gözden geçiriyoruz. Bölgesel dinamiklerdeki değişiklikler ve İran-İsrail arasındaki olası bir çatışma ihtimali, Almanya’nın bu konuda daha esnek bir tutum sergilemesine neden oluyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç da geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada, Eurofighter anlaşmasında ilerleme kaydedildiğini söylemiş ancak detay vermekten kaçınmıştı.
Almanya, geçmişte Türkiye’ye yönelik silah satışlarında oldukça kısıtlayıcı bir tavır takınmıştı. Özellikle Türkiye’nin Suriye’deki kara harekâtlarında Alman yapımı Leopard tanklarını kullanması, Almanya’da ciddi eleştirilere yol açmıştı. Ancak son gelişmelerle birlikte, Almanya’nın Türkiye’ye yönelik silah satışındaki tutumunun yumuşamaya başladığı gözlemleniyor.
Bu gelişme, iki ülke arasındaki savunma işbirliği sürecinin nasıl evrileceği konusunda yeni bir döneme işaret ediyor.
