Türkiye’nin göklerdeki gururu Milli Muharip Uçak KAAN, küresel güç odaklarını rahatsız etmeye devam ediyor. Daha önce “Türkleri Kıbrıs’tan atalım” hezeyanlarıyla bilinen Netanyahu’nun eski danışmanı Siyonist Shay Gal, bu kez Hindistan basını üzerinden KAAN’ı hedef aldı. KAAN’ın motorunu bahane edip projeyi “Amerikan iznine bağlı” göstermeye çalışan Gal, yazısının sonunda ise Türk iradesi karşısında çaresizliğini itiraf etti: “Ne pahasına olursa olsun terk etmeyecekler!”
Türkiye’ye karşı yürütülen psikolojik harp faaliyetlerinin yeni adresi Hindistan merkezli EurAsianTimes oldu. İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii’nde bir dönem yöneticilik yapan ve Türk düşmanlığıyla tanınan Shay Gal, kaleme aldığı analizde KAAN projesini karalamaya çalışırken, projenin stratejik önemini de istemeden de olsa doğruladı.
Hedefteki Detay: F110 Motoru ve “Veto” Kartı
Gal’ın yazısındaki ana argüman, KAAN’ın ilk blok üretimlerinde kullanılacak olan ABD yapımı General Electric F110 motorlarıydı.
Siyonist yazar, Türk mühendislerin yerli motor TF35000 üzerindeki yoğun çalışmalarını görmezden gelerek şu iddialarda bulundu:
- “KAAN, Ankara’nın kontrol etmediği bir tedarik zincirine bağlı.”
- “ABD lisansı olmadan bu uçak üretilemez ve ihraç edilemez.”
- “Veto yetkisi Ankara’da değil, Washington’da.”
Gal, Türkiye’nin 2028-2030 bandında yerli motoru entegre etme hedefini “imkânsız bir yarış” olarak nitelendirerek, Endonezya gibi potansiyel alıcıları “Bakım ve kullanım Washington’ın insafına kalır” diyerek korkutmaya çalıştı.
İkinci Yalan: “Sadece Motor Değil, Her Şeyi Batı’ya Bağlı”
Manipülasyonunu bir adım ileri taşıyan Gal, KAAN’ın sadece motorunun değil, gövde tasarımından aviyonik sistemlerine kadar BAE Systems (İngiltere) ve Batılı alt sistemlere bağımlı olduğunu iddia etti.
Türkiye’nin ASELSAN, HAVELSAN ve ROKETSAN ile geliştirdiği yerli görev bilgisayarları, radar ve mühimmat sistemlerini yok sayan yazar, “Herhangi bir krizde tedarik zinciri bir gecede donabilir” diyerek Türkiye’nin jeopolitik risklerine (Kıbrıs, S-400 vb.) dikkat çekti.
İsrail’in “Lavi Travması”nı Türkiye’ye Uyarlamaya Çalıştı
Yazının en dikkat çekici kısmı, İsrail’in 1980’lerde geliştirdiği ancak ABD baskısıyla iptal etmek zorunda kaldığı “Lavi” savaş uçağı projesiyle KAAN arasında kurduğu benzerlikti.
Gal, İsrail’in ABD baskısına boyun eğerek projeyi iptal ettiğini ve F-16’lara mahkum kaldığını hatırlattı. Ancak Türkiye için yaptığı analizde, Türk devlet aklının bu tuzağa düşmeyeceğini şu sözlerle itiraf etmek zorunda kaldı:
“Türkiye bu dersi özümsedi ve bu yüzden ne pahasına olursa olsun KAAN’ı terk etmeyecek. İptal edilmesi, İsrail’in stratejik teslimiyetinin tekrarı anlamına gelir ki Ankara bunu düşünmeyi reddediyor.”
Sonuç: “Güçle Değil İzinle” İftirası
Yazısını KAAN’ı “Güçle değil, izinle inşa edilmiş bir jet” olarak yaftalayarak bitiren Gal, aslında Türkiye’nin yerli motor ve tam bağımsızlık hedefine ulaşana kadar karşılaşacağı zorlukları abartarak projeye olan uluslararası güveni sarsmayı amaçladı.
Ancak Endonezya ile imzalanan anlaşmalar ve Azerbaycan ile kurulan ortaklıklar, Türkiye’nin bu psikolojik bariyerleri çoktan aştığını gösteriyor. KAAN, sadece bir uçak değil, Türkiye’nin “izin almayan” stratejik aklının gökyüzündeki imzası olarak yükselmeye devam ediyor.
