Trabzon’dan kalkıp, Londra’ya gitmek için neden önce İstanbul’a uçmak zorundasınız? Veya Bangkok’a gitmek için neden Dubai’de 4 saat bekliyorsunuz? Neden tüm yollar o devasa havalimanlarına çıkıyor?
Cevap, havacılık endüstrisinin en güçlü kelimesinde gizli: HUB (Göbek / Merkez).
Ve evet, havalimanları şu anda “en büyük hub” olmak için birbirleriyle acımasız bir savaş veriyor.
- “Hub Airport” (Aktarma Merkezi) Tam Olarak Nedir?
Bir “Hub”, en basit tanımıyla, bir havayolunun “ana kalesi” veya “merkez istasyonu” olarak kullandığı devasa bir havalimanıdır.
Havayollarının (Pegasus gibi) bir “ana üssü” (merkez üssü) vardır; örneğin Pegasus için bu Sabiha Gökçen’dir (SAW).
Ancak bir havayolu, yurt dışındaki operasyonları için de ikincil kaleler, yani “Air Hub”lar kullanır. Örneğin Pegasus, Berlin’e uçuş yapar ve Almanya’daki diğer bağlantıları için Berlin Schönefeld Havalimanı’nı bir “hub” olarak kullanır.
- Havalimanları Arasındaki O Acımasız “Hub Savaşı”
“Hub” terimi, aynı zamanda bir havalimanının gücünü de gösterir.
Bir havalimanının “Hub” olarak kabul edilmesi için, ne kadar fazla yere bağlantı sağladığına ve uçuş sıklığına bakılır. Bu yüzden havalimanları, tıpkı havayolları gibi, birbirleriyle ölümcül bir rekabet içindedir.
Londra Heathrow, Frankfurt, Dubai ve tabii ki İstanbul Havalimanı gibi “Mega Hub’lar”, dünyanın “en bağlantılı” havalimanı olmak ve sizin o aktarma (transfer) yolculuğunuzu kapmak için yarışırlar. Çünkü her aktarmalı yolcu, o havalimanı için daha fazla gelir, daha fazla Duty Free alışverişi ve daha fazla küresel güç demektir!
- Tüm “Hub”lar Aynı Değildir: 3 Farklı Model
Bu devasa aktarma merkezleri, dünyaya yayıldıkları coğrafyaya göre 3 farklı modelde çalışır:
Model 1: Amerikan Modeli (Orta ➔ Orta)
ABD o kadar büyüktür ki, “uzun menzil” sayılan uçuşlar bile ülke içindedir (örn: bir eyaletten diğerine 6.5 saat uçuş). Bu nedenle, Amerikan hub’ları genellikle orta mesafeli uçuşları yine orta mesafeli uçuşlara bağlar (Örn: Miami -> Chicago -> Seattle).
Model 2: Avrupa Modeli (Kısa ➔ Uzun) – İŞTE BU BİZİZ!
Türkiye’nin de içinde bulunduğu ve İstanbul’u bir “süperstar” yapan model budur.
Bu modelde, kısa/orta mesafeli uçuşlar, uzun menzilli uçuşlara bağlanır. O meşhur örnek: Mardin’den (kısa mesafe) kalkan yolcu, İstanbul’daki “Mega Hub”a (merkeze) gelir ve oradan Delhi’ye (uzun mesafe) bağlanır.
İstanbul Havalimanı, tam da bu “Avrupa Modeli” sayesinde Asya, Avrupa ve Afrika arasında mükemmel bir köprü (hub) görevi görür.
Model 3: Basra Körfezi & Asya Modeli (Uzun ➔ Uzun)
Bu, Dubai (Emirates) ve Singapur (Singapore Airlines) gibi devlerin uzmanlaştığı modeldir. Bu model, uzun mesafeli bir uçuştan gelen yolcuyu, yine uzun mesafeli başka bir uçuşa bağlar (Örn: Londra -> Dubai -> Sydney).
Kısacası, bir dahaki sefere uçağınız “aktarma” yaptığında, aslında o devasa “Hub Savaşları”nın tam ortasında olduğunuzu ve o havalimanının, sizi dünyaya bağlayan dev bir köprü görevi gördüğünü unutmayın!