İşte o an! Havalimanına geldiniz ve o devasa tabelalarla karşılaştınız: “İç Hatlar” ve “Dış Hatlar”. Biri, sizi ülkenizin başka bir şehrine götüren, gelişmiş bir otobüs terminali gibidir. Diğeri ise bir “portal” gibidir; o kapıdan geçtiğiniz an, bambaşka kuralların geçerli olduğu, dünyaya açılan bir “ara bölgeye” adım atarsınız.
Peki, bir havalimanını “Uluslararası Havalimanı” yapan o sihirli nedir? Cevap, sandığınız gibi sadece büyüklüğü veya içindeki lüks mağazalar değil.
Sadece 3 “Olmazsa Olmaz” Kuralı Var!
Bir havalimanına “Uluslararası” statüsünü kazandıran ve onu diğerlerinden ayıran 3 temel zorunluluk vardır. Bu, o havalimanının teknik olarak bir “sınır kapısı” olduğu anlamına gelir:
- Gümrük (Customs): En kritik fark budur! Uluslararası havalimanları, ülkeden çıkan veya ülkeye giren malların denetlendiği bir gümrük ofisine sahip olmak zorundadır.
- Dış Hatlar Terminali (International Terminal): Yurt dışı uçuşları için ayrılmış, pasaport kontrolü ve gümrük işlemlerinin yapıldığı özel bir alana sahip olmalıdır.
- Güvenlik ve Pasaport Kontrolü: Uluslararası standartlarda, ülkeye giriş ve çıkışları denetleyen polis ve güvenlik birimlerine sahip olmalıdır.
Bir Binadan Fazlası: Vergisiz Cennet ve Bekleme Sanatı
Bu 3 zorunluluk, bir havalimanını “Uluslararası” yapar. Ancak bu havalimanlarının devasa ve çok daha karmaşık olmasının nedeni, yolcuların orada daha fazla vakit geçirmesidir.
Bu terminaller, yolcuların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir “mini şehir” gibi tasarlanmıştır. İçeride (çoğunlukla pasaport kontrolünden sonra) şunları bulursunuz:
- Duty Free (Vergisiz Cennet): Pasaportunuzu göstererek vergiden muaf, daha uygun fiyatlı alışveriş yapabildiğiniz o meşhur mağazalar.
- Lounge (Özel Salonlar): Bilet sınıfınıza veya özel kartlarınıza göre girebildiğiniz, ücretsiz yiyecek-içecek ve konforlu koltuklar sunan o “vaha” gibi alanlar.
- Diğer Hizmetler: Yeme-içme alanları, döviz büroları, havayolu ofisleri, sağlık birimleri, ibadet alanları ve bebek bakım odaları.
Bu devasa yapıların hepsi, IATA ve ICAO gibi uluslararası havacılık örgütlerinin belirlediği katı standartlara uymak zorundadır.
O Büyük Kafa Karışıklığı Bitti: “Havaalanı” mı, “Havalimanı” mı?
Peki, bu iki kelime arasında bir fark var mı?
Geçmiş yıllarda “havaalanı” daha küçük, “havalimanı” ise daha büyük ve gelişmiş tesisler için kullanılsa da, bu durumun yarattığı karışıklık nedeniyle Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) bu ayrıma son verdi.
Günümüzde her ikisi de aynı anlama gelmektedir. Ancak “Havalimanı” daha resmi ve yaygın kullanılan terimdir.
Türkiye’nin Dünyaya Açılan 35 Kapısı (2018 Verisi)
Türkiye, havacılıkta bir “hub” (aktarma merkezi) olma yolunda ilerlerken, 2018 yılı itibarıyla tam 35 adet uluslararası havalimanına sahipti. Bu, ülkenin dünyaya ne kadar güçlü bağlandığını gösteriyor.
Ayrıca, tüm Türk havalimanlarının ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü) koduna sahip olması, gelecekte hepsinin uluslararası statüye kavuşma potansiyeli olduğu anlamına gelir.
İşte o havalimanlarından bazıları:
- Adana Havalimanı
- Ankara Esenboğa Havalimanı
- Alanya Gazipaşa Havalimanı
- Antalya Havalimanı
- Balıkesir Kocaseyit Havalimanı
- Bursa Yenişehir Havalimanı
- Denizli Çardak Havalimanı
- Diyarbakır Havalimanı
- Elazığ Havalimanı
- Erzurum Havalimanı
- Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanı
- Gaziantep Havalimanı
- Hatay Havalimanı
- Isparta Süleyman Demirel Havalimanı
- İstanbul Yeni Havalimanı
- İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı
- İzmir Adnan Menderes Havalimanı
- Kars Harakani Havalimanı
- Kayseri Havalimanı
- Kocaeli Cengiz Topel Havalimanı
- Konya Havalimanı
- Kütahya Zafer Havalimanı
- Malatya Havalimanı
- Muğla Dalaman Havalimanı
- Muğla Milas-Bodrum Havalimanı
- Nevşehir Kapadokya Havalimanı
- Ordu Giresun Havalimanı
- Samsun Çarşamba Havalimanı
- Sinop Havalimanı
- Sivas Nuri Demirağ Havalimanı
- Şanlıurfa GAP Havalimanı
- Tekirdağ Çorlu Havalimanı
- Trabzon Havalimanı
- Van Ferit Melen Havalimanı
- Zonguldak Çaycuma Havalimanı