Uluslararası diplomasi sahnesi, benzeri görülmemiş bir gerilime tanıklık etti. Herkes İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Şarm el-Şeyh zirvesine neden katılmadığını merak ederken, perde arkasından akıllara durgunluk veren bir olay çıktı. Geri çekilmenin nedeni ne tatil planı ne de iç politika baskısıydı; sebep, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın havada yaptığı tek bir telefon görüşmesiydi.

“O Varsa, Ben Yokum”: Zirveyi Kilitleyen Ultimatom
İsrail medyasına göre olaylar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağı Mısır’a doğru havadayken başladı. Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yi arayarak tarihe geçecek o resti çekti: Eğer Netanyahu’nun uçağı Şarm el-Şeyh’e inerse, Türk uçağı iniş izni almayacak ve geri dönecekti. Bu, “ya o ya ben” anlamına gelen, diplomaside eşine az rastlanır bir hamleydi.
Ankara-Washington Hattında Öfke: “Bu Nasıl Göz Ardı Edilir?”
Yine İsrail basınında yer alan iddiaya göre, kriz sadece Mısır ve İsrail ile sınırlı kalmadı. Türk yetkililer, en başından beri kendilerinin içinde olmadığı bu organizasyondan duydukları rahatsızlığı en üst perdeden ABD’li muhataplarına iletti. Ankara’nın mesajı netti: “Bu hassas konunun bizimle koordine edilmeden planlanması kabul edilemez.” Bu çıkış, Türkiye’nin bölgesel denklemlerdeki kilit rolünü ve göz ardı edilemeyeceğini bir kez daha ortaya koydu.
Panik Dolu Saatler ve Geri Adım
Erdoğan‘ın bu kararlı duruşu, bölgedeki tüm dengeleri alt üst etti. Amerikalı ve İsrailli yetkililer arasında başlayan hummalı telefon trafiğinin ardından karar verildi: Netanyahu geri çekilecekti. Ancak bu geri adımın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağı Mısır’a sorunsuz bir şekilde iniş yaptı. Bu olay, Türkiye’nin kararlı bir duruşla uluslararası bir zirvenin seyrini nasıl değiştirebildiğini gözler önüne seren, unutulmaz bir diplomatik zafer olarak kayıtlara geçti.

